Psikoterapist | Audio-Psiko-Fonolog |Ebeveyn Danışmanı/ Yoga eğitmen
Iris Steinfeld, Viyana Üniversitesi'nde Pedagoji ve Psikoloji okumuştur. Beş yıl süre ile Avusturya Devleti’nin sosyal görevlisi olarak Viyana ve Innsbruck’ta çocuklara ve ailelerine psikolojik destek hizmeti vermiştir. Avusturya ve Almanya’da yaptığı çalışmalar sonrası Tomatis Terapisi (Audio–Psiko–Fonolog) lisansını almıştır.
1997 Yılında Türkiye’ye yerleştikten sonra Tomatis Metodu'nu ilk defa Türkiye’de uygulamaya başlamıştır.
2008 yılında International Quantum Coaching Sertifikasını almıştır.
2003 yılından bu yana kendi firması Listening Center çatısı altında Prof. Dr. Alfred Tomatis’in yöntemiyle dinleme terapisi uygulamış, 2011-2015 yılları arasında Anael Aile Merkezi kurucu ortağı olarak görevlerini bu merkezde sürdürmüştür.
2007 Kriya yoga eğitim;
2011 Vinyasa yoga eğitim
2012 Aile Dizim Eğitimi
2013-2016 Bütüncül Psikoterapi eğitimi
2015 yılı itibariyle ise Iris Aile Merkezi'ni kurmuş ve Tomatis, Psikoterapi ve Ebeveyn Danışmanlığı çalışmalarına bu çatı altında devam etmektedir. 1969 Avusturya doğumlu İris Steinfeld’in 22 yaşında bir oğlu vardır.
Ebeveyn olmak hayatımızda üstleneceğimiz en önemli ve kritik rollerden biridir. Tüm gelecek nesiller, ebeveynler tarafından şekillendirildiği için bu görevin önemini fark etmek yalnız bizim ve çocuğumuzun hayatında değil, tüm toplum için kilit bir rol oynar.
Sosyal bir canlı olarak hayatımız boyunca birçok kişiyle farklı ilişkiler kurarız. Her bir ilişkimiz kendi içinde kurduğumuz iletişim aracılığıyla gerçekleşir. Bazı ilişkilerimiz sorunsuz sürerken bazı ilişkilerimizde sık sık iletişim kaynaklı sorunlarla karşılaşırız.
Öfke doğal ve sınırlarımızı koruyan önemli bir duygudur. Ancak kontrolsüzlüğü ve ifade biçimi hem kendimize hem de başkalarına zarar verici olabilir. Öte yandan, öfkemizi ifade etmemek ve öfkemizin arkasındaki duygularımızı dile getirmemek de yine kendimize ve ilişkilerimize zarar verebilir. Öfkelendiğimizde doğru kelimeleri seçerek duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı ifade etmek bir çözüm yoludur. Öfke, doğal ve geçici bir duygudur. Öfkenin kontrol edilememesi genellikle iş ve özel yaşantıda kalite kaybına neden olabilir. Bu sebeple “öfke kontrolü” hepimizin hayatında kilit bir rol oynar.
Ofis Yogası, yoğun iş temposu ile mücadele etmek için, çalıştığınız yerde hatta oturduğunuz sandalyede veya duvarda stresle başa çıkabilmek için etkili teknikler sunmayı amaçlar. Bedeninizi rahatlatarak uzun oturmaktan olumsuz etkileyen omuz, sırt ve bel, bacak kasları ve el bileklerini esneterek ve rahatlatarak daha sağlıklı kalmayı destekliyor.
Ofis Yogası, yoğun iş temposu ile mücadele etmek için, çalıştığınız yerde hatta oturduğunuz sandalyede veya duvarda stresle başa çıkabilmek için etkili teknikler sunmayı amaçlar. Bedeninizi rahatlatarak uzun oturmaktan olumsuz etkileyen omuz, sırt ve bel, bacak kasları ve el bileklerini esneterek ve rahatlatarak daha sağlıklı kalmayı destekliyor.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirecek doğru nefes alma teknikleri öğrenmek, içinde bulunduğumuz süreçte virüslerden korunmada büyük önem taşımaktadır. Doğru nefes almanın bir diğer faydası da bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ile virüslerin nefes yolunda tutunamaması; bir şekilde nefes yoluna ulaşan virüsün bulunduğu yerden dışarı atılmasıdır. Etrafımızda korku ve panik ortaya çıkmasına rağmen nefes teknikleri ile sakin kalabilmek önemlidir. Korku bağışıklık sistemimizi zayıflatabilir; bu nedenle nefes teknikleri korkuyla baş edebilme adına da çok önemlidir.
Bir şeyler başarmak ve her alanda büyümek evrensel bir yasadır. Özümüzde sadece başarı var; ancak bazen yetersizlik duygusu veya değersizlik duygusu, olumsuz deneyimler veya ilişki dinamikleri bizi bir şeyleri başarmaktan alıkoyabilir.
Kendimiz olmak ve kişiliğimizi korkusuzca ortaya koymak, sesimizi duyurmak ve kendi gerçeklerimizi rahat ve özgür bir şekilde ifade etmek bir ihtiyaçtır. Ancak kimseyi üzmemek ve başkalarını memnun etmek için kendimizden bazen vazgeçip etrafımızdakilere veya yakınımızdakilere uyumlanmaya başlarız.
Korku duygusunu anlamak, onunla başa çıkabilme yöntemlerini öğrenme konusunda önceliklidir. Doğuştan gelen korkular, çevremizden öğrenilmiş ve aktarılmış korkular, deneyimlerimizden kaynaklı korkular ve beden hafızamıza kaydolmuş korkuların arasındaki farkları ayırt etmek önemlidir. Korkularımız bize hem hizmet edebilir hem de bizi hayatımızda sevmekten ve sevilmekten uzak tutabilir. İnsan ancak kendini güvende hissettiği anlarda potansiyelini kullanabilir ve sevgisini gösterebilir.
Meditasyon yaparak sinir sistemimizi yavaşlatarak farkındalığımızı yükseltiyor ve hayatımızın her alanında hedeflerimize ulaşmayı destekliyoruz.
Kendimiz olmak ve kişiliğimizi korkusuzca ortaya koymak, sesimizi duyurmak ve kendi gerçeklerimizi rahat ve özgür bir şekilde ifade etmek bir ihtiyaçtır. Ancak kimseyi üzmemek ve başkalarını memnun etmek için kendimizden bazen vazgeçip etrafımızdakilere veya yakınımızdakilere uyumlanmaya başlarız.
Sosyal bir canlı olarak hayatımız boyunca birçok kişiyle farklı ilişkiler kurarız. Her bir ilişkimiz kendi içinde kurduğumuz iletişim aracılığıyla gerçekleşir. Bazı ilişkilerimiz sorunsuz sürerken bazı ilişkilerimizde sık sık iletişim kaynaklı sorunlarla karşılaşırız.
Bir şeyler başarmak ve her alanda büyümek evrensel bir yasadır. Özümüzde sadece başarı var; ancak bazen yetersizlik duygusu veya değersizlik duygusu, olumsuz deneyimler veya ilişki dinamikleri bizi bir şeyleri başarmaktan alıkoyabilir.
Farkındalık eğitimini tamamlayan bireylerde düşünebilme kabiliyetinin kontrolünü sağlamasına, oto pilottan çıkarak kendi gücünü, yaratıcılığını, yeteneklerini fark ederek hem iş hem de özel hayatında başarı ve mutluluğa ulaştırmada destek verir ve alan açar. Bu da yapacağımız işlere odaklanabilmemizi, ekip ruhu ile çalışmamızı ve üretken olmamızı sağlar.
Öfke doğal ve sınırlarımızı koruyan önemli bir duygudur. Ancak kontrolsüzlüğü ve ifade biçimi hem kendimize hem de başkalarına zarar verici olabilir. Öte yandan, öfkemizi ifade etmemek ve öfkemizin arkasındaki duygularımızı dile getirmemek de yine kendimize ve ilişkilerimize zarar verebilir. Öfkelendiğimizde doğru kelimeleri seçerek duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı ifade etmek bir çözüm yoludur. Öfke, doğal ve geçici bir duygudur. Öfkenin kontrol edilememesi genellikle iş ve özel yaşantıda kalite kaybına neden olabilir. Bu sebeple “öfke kontrolü” hepimizin hayatında kilit bir rol oynar.